top of page

0-1 Yaş Dönemi


0-1 yaş

Bu dönem ebeveyn olarak çevreden en çok etkilendiğimiz dönem aslında. Başlarda detaylı bir şekilde bu dönemde yaşadığımız baskıdan ve naçizane başa çıkma yollarından bahsettim şimdi bunu hem çocuğun hem de bizim neler yaşadığımızla ve yapabileceklerimizle birleştirip daha geniş bir farkındalık oluşturalım.

Bebek doğdu ve yine tecrübeli çevre (!) görev başında;

"Kucağa alışmasın, her istediğinde emmesin ve saat belirle. Uyku eğitimi ver ağlasa da aman kucağına alma..."

Ah yine tecrübe konuşuyor dikkat!

0-1 yaş arasındaki bebeklerinizi ne zaman isterse kucağınıza alın, ne zaman isterse besleyin, uyutun, gezdirin, sevgi ve ilgi gösterin ve kucaktan sıkılırsa kendi haline bırakın. Özetle ne zaman neye ihtiyacı varsa onu yapın.

Çünkü onların yapma dediği bu örnekler tamamen çocuğun ihtiyacı ve ilk seneler özellikle ilk iki yıl çocuğun hayatının temel taşıdır.

Evet anne için yorucu ancak bebeğin ileriki hayatında çevresine güven duyması için gerekli. Bu nedenle bu dönemde anneye çevrenin desteği de çok önemli! Annenin çocuğu ile yeterince ilgilenebilmesi için ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı olması gerekiyor. Bu noktada da babaya ve aile büyüklerinin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacaktır...

Özellikle 1 yaşına gelene kadar bebeğin ihtiyaçlarının ertelenmemesi ve zamanında karşılanması çok önemli! Eğer ihtiyaçları karşılanmazsa ve ihtiyaçlarını karşılamada geç kalınırsa ileride çevresine karşı güven sorunu yaşamaya eğilimli olacaktır.

Erik Erikson, Psikososyal Gelişim Evreleri 0-1 yaş dönemini; "Güvene Karşı Güvensizlik" evresi olarak belirtmektedir. Bu yüzden kimseyi dinlemeyin ve çocuğunuzu kucağınızdan indirmeyin. Yetişkin olduğunda her işini size sormadan güvenle yapabilecek, kanatlarınızın altında yaşamayan, siz olmadan da hayatını idame ettiren, çevresine düşmanca bakmayan sevgi dolu ve ayakları üzerinde duran bireyler yetişecektir. Çünkü en temel ihtiyaçları karşılanıyor olacaktır. Bu yaş döneminde bebek şımarıklık yapmaz çünkü şımarıklık ne bilmez sadece içgüdüsel olarak ihtiyaç hisseder ve almak için ağlar. Bu kadar! İhtiyacı neyse karşılamak çok önemli.

Düşünsenize dokuz ay boyunca anne karnında güvenle yaşamış bir bebek hiç bilmediği ve tanımadığı bir dünyaya geliyor. Anne karnındayken annenin hisleriyle anlamaya çalıştı dünyayı. Doğduğunda ise annenin kucağında hissediyor o güven duygusunu. Annenin sesiyle, dokunuşuyla, teniyle algılamaya ve anlamaya başlıyor hiç bilmediği bu dünyayı. Başlarda daha kendi kolunu, bacağını ve bedenini fark etmeye başlıyor ve anneyi de sanki bedeninin bir parçasıymış gibi kabul ediyor otomatik olarak.

"Kucağa alışmasın, aman sürekli alma sakın kucağına, alışırsa yandık bak... " baskılarıyla annenin kafası karışıyor. "Kucağıma almakla yanlış mı yapıyorum?" düşünceleriyle kendini yiyip bitiriyor. İçgüdüsel olarak kucağına almak istiyor ama ya yanlış yapıyorsa?

Kucağına almakla yanlış yapmıyorsun sevgili anne, en doğrusunu yapıyorsun. Anne karnından çıktı şimdi en huzur bulacağı ve güvenle hayatı öğreneceği yer senin kucağın.

Bangır bangır bağırıyoruz ilk iki sene bağlanma için çok önemli diye. Zaten 2 sene sonra özgürlüğünü ilan edecek hiç merak etme. Kucağa gelmek şöyle dursun koltuk tepelerinden inmeyecek, parkta kucağıma alayım da eve götüreyim diye yalvaracaksın da o seni gelmeyeceğim diye peşinden koşturacak.

Kucağa alışmaz sevgili anne alışamaz. Doyasıya sarıl, öp, indirme kucağından. Bu zamanlar bir daha gelmeyecek. Hele de ergenliğinde bir yüzünü görsen ne mutlu sana, yetişkin hayatına geldiğinde günde bir kere sesini duysan öp başına koy. Rahat ol canım anne doyasıya sarıl bebeğine hem ne dedik süzgeç görev başında işine yarayan bilgiyi al yaramayanı koy kenara belki o da ileride lazım olur.


20 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kızıma Not!

bottom of page