top of page

Çocukla Randevulaşın!



“Kendimize ayıracak zamanımız kalmıyor, çocuk sürekli ilgi istiyor. 7 gün 24 saat durmaksızın ilgilensek doymayacak ilgiye. Eee ne yapalım şimdi? Bizim de ihtiyaçlarımız var, işimiz gücümüz var. Hiçbir şeye vakit kalmıyor.” Diyorsanız randevu sistemini devreye sokabilirsiniz.

Bu randevu sistemi ilk iki seneyi kapsayan bir sistem değil tabi ki. Çünkü güvenli bağlanma için ilk iki senenin öneminden bahsettik. Bu yaşlarda çocuğun her ihtiyacının ertelenmeden karşılanması önemli. Bu da bizim en zorlu iki senemiz olduğunu gösteriyor. Evet gerçekten hiç kolay değil ancak biz nelerin üstesinden gelmedik canım anneler bunun da geliriz değil mi?

2 yaş zaten sancılı bir bebeklikten çocukluğa geçiş süreci burada da artık ne yapacağımızı biliyoruz.

Ortalama 3 yaş civarında çocuk oyun kurmaya başlayacaktır ve yalnız oynayabileceği yaşlardır.

Tabi tercih ederse…

Yalnız oynamayı genellikle tercih etmezler ve hep yanlarında bizi isterler. Neden istemesinler ki? Onu anlayan, dinleyen, her ihtiyacını karşılayan, eğlenebildiği ve gülebildiği bir annesi var yanında. Onu gördüğü an yapışmayı tercih etme olasılığı gerçekten çok yüksek.

Kızım ben olmadığım zaman kendi kendine oyun oynar, sakince durur ve zamanını planlar ama ortamda ben varsam “anneee, anneee, anneee, anneee...” Bitmez “anne” ile başlayan cümleler ve istekler. Onu da anlıyorum ancak benim de ihtiyaçlarım ve işlerim var. Onun da empatisini geliştirip beni anlamasının vakti geldi.

Peki nasıl?

Kızımla randevu saatlerimiz var. Bu saatleri gün içerisinde benim de müsait olduğum zamanlara ayarlıyoruz ki onunla kaliteli zaman geçirebileyim. Tam anlamıyla müsait olmasam da işlerim de olsa bir yarım saat her şeyi erteliyorum ve onun için zamanı durduruyorum.

Onun bana ve benimle kaliteli vakit geçirmeye ihtiyacı olduğunu biliyorum. Bu ihtiyacın karşılanması için de günde yarım saat yeterli.

Sabah konuşup planımızı yapıyoruz. Bu yarım saat ya sabah oluyor ya da akşam. O günün yoğunluğuna ve durumuna göre değişiklik gösterebiliyor. Tabi ona kalsa beni gördüğü her an bu “anne-kız randevusu” olmalı ama ne yazık ki bu pek mümkün olmuyor.

Başta her kurala yaptığım gibi bu kuralı da açıklayıcı bir şekilde anlatıyorum.

“Benimle her zaman oynamak istediğini ve vakit geçirmek istediğini çok iyi anlıyorum. Ben de seninle sürekli ilgilenmek istiyorum ama bu pek mümkün olmuyor. Çünkü yapmam gerekenler var (Burada detaylı bir şekilde yaptıklarımı ve yapacaklarımı anlatıyorum). Bu nedenle seninle randevu saati belirleyelim. O saat geldiğinde bütün işleri bırakıp sadece seninle ilgileneceğim. Bugün saat 18.00 randevu saatimiz ve o saat geldiğinde istediğin her şeyi yapabiliriz.”

Şeklinde açıklamamı yapıyorum ve saati belirleyip anlaşıp hayatımıza devam ediyoruz.

Ara ara gelip istekleri olduğunda (ihtiyaç demiyorum dikkat ederseniz, istek diyorum çünkü ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüyüm.) “Henüz randevu saatimiz gelmedi randevu saatimiz geldiğinde ben sana söyleyeceğim o zaman bu istediğini yapabiliriz” diyerek ihtiyaç duyduğu bu açıklamaları yapıyorum.

“İşte zaman geldi! Şimdi ne yapmak istersin?”

Bu zaman zarfında ne oynamak istiyorsa ve canı ne istiyorsa onu yapıyoruz. Lego, saklambaç, oyun hamuru, resim, dans, evcilik… aklınıza ne gelirse oynuyoruz.

Burada önemli olan kaliteli zaman geçirmek. Göz göze diz dize, etkileşim halinde, Dünya’da ondan başka hiçbir şey yokmuşçasına geçirilen bir yarım saatten bahsediyorum.

Kaliteli zaman derken aslında söylemek istediğim tam olarak şu: hani eskiden elektrikler kesildiğinde hepimiz patır patır odalarımızdan çıkar ve bir odada toplanırdık ve mum ışığının etrafına dizilirdik hatırlar mısınız? Televizyon yok, telefon yok, dikkatimizi dağıtacak başka bir uyaran yok… Elektrik gelene kadar sohbet ederdik, konuşurduk, eğlenirdik, göz göze diz dize otururduk. Sonra elektrik geldiğinde herkes tekrar odalarına gider ya da yarım kalan işleri yapmaya geri dönerdi. Tadı damağımızda kalırdı o yaşadığımız birkaç saatin. İşte kaliteli zaman derken tadı damağınızda kalacak zamanlardan bahsediyorum.

Çocukların aklında yediği içtiği şeyler, gezdiği gördüğü yerler ya da alınan eşyalar kalmaz. Yetişkinliğe zihinlerinde taşıdıkları anları götürürler. Hatıralarında tadının damağında kaldığı anları yaşar dururlar bir ömür boyu. Bu anlar öyle uzun anlar da değildir. Hisler ve duyguları taşırlar bedenlerinde bir ömür boyu.

Bu anları çoğaltmak ve ilgi ihtiyacını karşılamak adına günde sadece yarım saat yeterli canım anneler. Ne kendinizi hırpalayın ne de çocuğa söylenin. O ister… O hep daha fazlasını ister ve isteyecektir. Ancak randevu sistemi hem onun hem de sizin ruhunuzu doyuracaktır hiç merak etmeyin.

26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kızıma Not!

bottom of page